EK SAYFA – 521-5
باب: موعظة
الإمام
النساء يوم
العيد.
19. İmam'ın Bayram Gününde Kadınlara Öğüt Vermesi
حدثني
إسحق بن
إبراهيم بن
نصر قال:
حدثنا عبد الرزاق
قال: حدثنا
ابن جريج قال:
أخبرني عطاء،
عن جابر بن
عبد الله قال:
سمعته يقول:
قام
النبي صلى
الله عليه
وسلم يوم
الفطر فصلى،
فبدأ
بالصلاة، ثم
خطب، فلما فرغ
نزل فأتى النساء،
فذكرهن، وهو
يتوكأ على يد
بلال، وبلال باسط
ثوبه، يلقي
فيه النساء
الصدقة.
قلت
لعطاء: زكاة
يوم الفطر؟
قال: لا، ولكن
صدقة يتصدقن حينئذ،
تلقي فتخها،
ويلقين. قلت:
أترى حقا على الإمام
ذلك يأتهن
ويذكرهن؟ قال:
إنه لحق عليهم،
وما لهم لا
يفعلونه؟
[-978-] Atâ, Câbir İbn Abdullah'ın şöyle dediğini duymuştur:
"Resûlullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Ramazan bayramı günü kalktı ve
ilk önce namaz kıldırdı. Namazdan sonra cemaate hitap etti. Hutbesini
bitirdikten sonra İnip kadınların tarafına gitti. Onlara bir takım uyarılarda
bulunurken yanında elinden tuttuğu Bilal de vardı. Bilâl elbisesini açmış
kadınların verdiği sadakaları topluyordu; kadınlar yanlarında bulunan takıları,
iri yüzükleri Bilal'in elbisesinin eteğine atıyorlardı."
Bu hadisin ravilerinden İbn Cüreyc, Atâ'ya: "Bu sadakalar hür
sadakası mıydı?" diye sorduğunu ve onun: "Hayır, bunlar kadınların o
gün sırf sadaka olarak verdikleri şeylerdir" diye cevap verdiğini
söylemiştir. Ayrıca İbn Cüreyc yine Atâ'ya: "Peki günümüzde imamların aynı
şekilde kadınlara öğüt vermek ve uyarılarda bulunmak gibi bir yükümlülüğü var
mıdır?" diye bir soru daha sormuştur. Atâ ise: "Tabiî ki, bu şekilde
kadınlara öğüt vermek imamın boynunun borcudur. Niçin bu görevi şu anda yerine
getirmiyorlar şaşılacak şey doğrusu..." demiştir.
قال
ابن جريج:
وأخبرني
الحسن بن
مسلم، عن طاوس،
عن ابن عباس
رضي الله
عنهما قال: شهدت
الفطر مع
النبي صلى
الله عليه
وسلم وأبي بكر
وعمر وعثمان
رضي الله
عنهم،
يصلونها قبل
الخطبة، ثم
يخطب بعد، خرج
النبي صلى
الله عليه وسلم،
كأني أنظر
إليه حين يجلس
بيده، ثم أقبل
يشقهم، حتى
جاء النساء
معه بلال،
فقال: {يا أيها
النبي إذا
جاءك
المؤمنات
يبايعنك} الآية،
ثم قال حين
فرغ منها:
(آنتن على ذلك).
قالت امرأة
واحدة منهن،
لم يجبه
غيرها: نعم. لا
يدري حسن من
هي، قال:
(فتصدقن). فبسط
بلال ثوبه، ثم
قال: (هلم، لكن
فداء أبي
وأمي). فيلقين
الفتخ والخواتيم
في ثوب بلال.
قال
عبد الرزاق:
الفتخ:
الخواتيم
العظام كانت في
الجاهلية.
[-979-] Hasan İbn Müslim - Tavus - İbn Abbâs senediyle nakledilen bir
rivayete göre İbn Abbâs şöyle demiştir: "Ben Resûl-i Ekrem Sallallahu
Aleyhi ve Sellem, Ebu Bekir, Ömer ve Osman (r.anhum) ile birlikte Ramazan
bayramı namazlarında bulundum. Hepsi de bayram namazını hutbeden önce kıldırır ve
ardından hutbeye geçerdi. Resûlullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hutbe için
çıkmıştı. Eliyle insanlara oturun diye işaret edişi hala gözlerimin önünde
capcanlı duruyor. Hutbeden sonra cemaatin arasından ilerleyerek kadınların
bulunduğu yere kadar vardı. O sırada yanında Bilâl de bulunuyordu. Nebi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) kadınların yanına ulaşınca: "Ey Nebi, eğer
mu'min kadınlar sana gelip... .bey'at etmek isterse.[Mumtehine 12] âyetini
okudu ve ayeti bitirdikten sonra kadınlara: "Siz bu âyette sayılan
bey'at'a/ ve buradaki görevlerinize bağlı mısınız?" diye sordu.
Kadınlardan sadece birisi: "Evet" diyerek cevap verdi. - Hadisin
ravilerinden Hasan İbn Müslim bu kadının kim olduğunu bilmiyordu. - Bu
görüşmenin ardından Resûl-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem: "Haydi
sadaka verin!" buyurdu. Bu sırada Bilal de elbisesinin eteğini açmış
sadakaları topluyor ve bir taraftan da kadınlara: "Haydi verin
sadakalarınızı, anam babam size kurban olsun!" diyordu. Onlar da
yanlarındaki takıları, alyans ve iri yüzükleri Bilal'in elbisesine
atıyorlardı."
AÇIKLAMA: İmamın kadınlara öğüt vermesi, kadınların
erkeklerle birlikte hutbeyi dinleyemediği durumlar için söz konusudur.
Ata'nın: "Tabiî ki, bu şekilde kadınlara öğüt vermek
imamın/ilgili görevlinin boynunun borcudur" şeklindeki sözü, bu görevin
Atâ'ya göre imamların vazgeçilmez görevi olduğunu göstermektedir. Zaten bunu
fark eden Kâdî Iyâz şöyle demiştir: "Atâ'dan başka bu görüşü savunan kimse
yoktur." İmam Nevevî'nin görüşü ise bu görevin müstehap olduğu yönündedir;
buna göre herhangi bir mefsedet/kötülük ortaya çıkmayacaksa kadınlara öğüt
vermekte bir sakınca olmaz.
Resûl-i Ekrem (s.a.v.) cemaatteki erkeklere oturmalarını işaret
etmiştir. Nitekim İmam Müslim'in naklettiği rivayete göre: "Nebi
Sallallahu Aleyhi ve Sellem erkeklere oturun anlamında eliyle İşaret
etmiştir." Anlaşıldığı kadarıyla Resul-i Ekrem (s.a.v.) hutbe okuduğu
yerden başka tarafa yönelince ashâb-ı kiram da kalkmaya yeltenmiş, fakat
Resûlullah (s.a.v.) onlara işaret ederek oturmalarını istemiştir. Maksadı ise
işini tam olarak bitirince hep birlikte geri dönmektir. Veya sahâbîler Nebi
Sallallahu Aleyhi ve Sellem Ikalkmca onu takip etmek istemişler fakat
Resûlullah (s.a.v.) onlara mgel olmuştur.
Hadisten Çıkan
Sonuçlar
1. Kadınlara öğüt vermek, İslâm'ın hükümlerini ve kurallarını
öğretmek ve kadınlara vacip olan görevleri hatırlatmak müstehaptır.
2. Kadınları sadaka vermeye teşvik etmek ve bunun için sırf
onların bulun-iuğu bir toplantı düzenlemek müstehaptır. Ancak bunun için
fitneden ve yanlış anlaşılmalardan uzak, güvenli bir ortam oluşturmak gerekir.
3. Kadınların bayram namazının kılındığı açık alana (musalla)
çıkmaları caizdir.
4. Bir kimsenin insanları gayrete getirmek için "Anam -
babam sana feda demesinde herhangi bir
sakınca yoktur.
5. Sadaka toplamakla görevli olan kişinin sadaka veren kimselere
çok yumuşak davranması, iltifat etmesi gerekir.
6. Kadın kendisine ait
malı kocasının izni olmaksızın sadaka olarak verebilir.
7. Sadaka vermek azaba engel olur. Çünkü Nebi Sallallahu Aleyhi
ve Sellem önce kadınlara sadaka vermelerini emretmiş ve ardından bunun
gerekçesi olarak kocalarının sağladığı nimete karşı nankörlük ettikleri için
cehennemdekilerin çoğunun kadınlar olduğunu söylemiştir.
8. Halka nasihat etmek önemli bir görevdir. Nasihat edenin
durumuna göre bazen sert İfadeler kullanılabilir. Nasihatin daha etkili olması
için konuya uygun olan âyetler okumak gerekebilir. Nitekim Resûlullah (s.a.v.)
özellikle kadmlarla İlgili hükümler içeren Mümtehine sûresini okumuştur.
9. İhtiyaç sahiplerine ve yoksullara dağıtmak üzere zenginlerden
sadaka istenebilir. Sadaka isteyen kişinin yoksul olup olmaması önemli
değildir.
10. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem emri üzerine kadınlar hiç
duraksamadan sahip oldukları ve kendilerine göre çok değerli olan takıları
sadaka olarak vermişlerdir. Kendi ihtiyaçlarına rağmen Resûl-i Ekrem
(s.a.v.)'in emrine hemen uymaları onların makam ve derecelerinin çok yüksek
olduğunu, Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in emirlerine uymak konusunda asla
gevşeklik göstermediklerini açıkça ortaya koymaktadır. Allah onların hepsinden
razı olsun.
باب: إذا لم
يكن لها جلباب
في العيد.
20. Kadının Bayramda Üstüne Giyeceği Genişçe Bir Giysisi
(Cilbâb) Yoksa
حدثنا
أبو معمر قال:
حدثنا عبد
الوارث قال:
حدثنا أيوب،
عن حفصة بنت
سيرين قالت:
كنا
نمنع جوارينا
أن يخرجن يوم
العيد، فجاءت امرأة،
فنزلت قصر بني
خلف،
فأتيتها،
فحدثت أن زوج
أختها غزا مع
النبي صلى
الله عليه
وسلم اثنتي
عشرة غزوة،
فكانت أختها
معه في ست
غزوات، فقالت:
فكنا نقوم على
المرضى
ونداوي الكلمى،
فقالت: يا
رسول الله،
على إحدانا
بأس إذا لم
يكن لها جلبات
أن لاتخرج؟
فقال:
(لتلبسها
صاحبيها من جلبابها،
فليشهدن
الخير ودعوة
المؤمنين).
قالت حفصة:
فلما قدمت أم
عطية أتيتها
فسألتها: أسمعت
في كذا وكذا؟
قالت: نعم
بأبي، وقلما
ذكرت النبي
صلى الله عليه
وسلم إلا قالت
بأبي، قال:
(ليخرجن
العواتق ذوات
الخدور، أو
قال: العواتق
وذوات الخدور
- شك أيوب -
والحيض، ويعتزل
الحيض
المصلى،
وليشهدن
الخير ودعوة
المؤمنين).
قالت: فقلت
لها: آلحيض؟
قالت: نعم،
أليس الحائض
تشهد عرفات،
وتشهد كذا
وتشهد كذا.
[-980-] Hafsa binti Sîrîn'den nakledilmiştir: "Biz bayram günlerinde
kızlarımızın musallaya çıkmalarına engel olurduk. İşte bizim bu şekilde hareket
ettiğimiz günlerde bir kadın Kasr-ı Ben-i Halefe (Basra civarındadır) gelip
yerleşti. Bir gün onu ziyarete
gitmiştim. Kendisiyle konuşurken bana kız kardeşinin kocasının Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem
ile birlikte on iki savaşa katıldığından ve bu savaşların altısına kız
kardeşinin de gittiğinden bahsetti. Bacısı bu savaşta yaptıklarını ona şöyle
anlatmış: "Biz hastaların başında durup onlara bakıyor ve yaralıların
tedavisiyle meşgul oluyorduk. Bir defasında Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e:
Ey Allah'ın Resulü bizden birinin eğer üstüne giyeceği genişçe bir elbisesi
yoksa musallaya çıkmaması günah olur mu, diye sordum. Bize şöyle cevap verdi:
"Arkadaşı ona elbiselerinden giydirsin. Onlar da gelip oradaki hayra ve
mu'minlerin duasına şahit olsunlar."
Hafsa şöyle demiştir: "Ümmü Atiyye geldiğinde bunları ona
aktardım ve sen bunları Resûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'den işittin mi
diye sordum. Bana: "Evet" diye cevap verdi. Babam ona feda olsun ki -
Ümmü Atiyye Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in adını andığı her zaman
babam ona feda olsun derdi - Resûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle
buyurdu: "Kendilerine evin içinde özel bir oda ayrılan evlilik çağı
yaklaşmış genç kızlar - ravinin farklı bir ifadesine göre evlilik çağı
yaklaşmış genç kızlar ve kendilerine evin içinde özel bir oda ayrılan genç
kızlar - ile hayız olan kadınlar da bayram namazı için çıksınlar. Fakat hayız
olan kadınlar musalla'dan uzak dururlar. Onlar da oradaki hayra ve mu'minlerin
duasına şahit olsunlar."
Hafsa şaşkınlık içinde; "Hayızlı kadınlar da dışarı çıkıp bu
meclislere katılır mı?" diye sorunca, Ümmü Atiyye: "Onlar Arafat'a çıkıp,
şuraya buraya gitmiyorlar mı?" diye soruyla karşılık vermiştir."
باب: اعتزال
الحيض المصلى.
21. Hayızlı Kadınların Musalladan Uzak Durması
حدثنا
محمد بن
المثنى قال:
حدثنا ابن أبي
عدي، عن ابن
عون، عن محمد
قال: قالت أم
عطية: أمرنا
أن نخرج،
فنخرج الحيض،
والعواتق،
وذوات الخدور.
قال ابن عون:
أو العواتق
ذوات الخدور،
فأما الحيض:
فيشهدن جماعة
المسلمين
ودعوتهم،
ويعتزلن
مصلاهم.
[-981-] Ümmü Atiyye'den nakledilmiştir: "Bize bayram namazları için
namazgaha çıkmamız emredildi. Biz de bunun üzerine hayız olan olmayan bütün
kadınları, evlilik çağına yaklaşmış genç kızlar ile kendilerine ev içinde özel
bir oda ayrılmış olan genç kızları - bu rivayet nakledenlerden İbn Avn farklı
bir ifade ile şöyle demiştir; kendilerine ev içinde özel bir oda ayrılan
evlilik çağına yaklaşmış genç kızları - musallaya çıkardık. Namazgaha kadar
gelen kadınlar (namaz kılmazdı fakat) namazgahtan ayrı bir yerde durup
müslümanların cemaat halinde olduğu ve topluca dua ettiği ortamlara şahit
olurlardı."
AÇIKLAMA: Bu
Hadisten Çıkan Sonuçlar
1. Kadınlar yabancı erkeklerin tedavisi ile ilgilenebilirler. Bu
durumda ilacı hazırlayıp getirmek ve doğrudan erkeğe dokunmadan yaralarını
sarmak gibi görevleri üstlenebilirler. Fakat ihtiyaç durumunda fitneye de yol
açmamak kaydıyla doğrudan müdahalede bulunulabilir.
2. Evlilik çağı yaklaşmış genç kızlar,
kendilerine dinin izin verdiği durumlar dışında, dışarıya çıkmamalıdır.
3. Kadınların üstlerine giymek üzere cilbâb hazırlamaları iyi
bir davranıştır.
4. Elbisenin ödünç verilmesi mümkündür.
5. Genç olsun ihtiyar olsun bütün kadınların bayram namazlarını
görmek için musallaya gitmeleri müstehaptır. Fakat bu konuda selef alimlerinin
farklı görüş ve yorumları bulunmaktadır. Kâdî îyâz Hz. Ebu Bekir, Ali ve İbn
Ömer'e göre bunun farz olduğunu nakletmiştir. İbn Ebu Şeybe'nin naklettiği
rivayete göre Ebu Bekir ile Ali "Akıl sahibi olan herkesin bayram
namazları için musallaya çıkması boyunlarının borcudur" demiştir. İşte bu
sözde geçen "boyunlarının borcudur" ifadesi bunun farz olduğunu ve
başka bir yoruma göre de müstehap hükmünün çok güçlü olduğunu göstermektedir.